Haber Haber Girişi : 13 Şubat 2021 18:28

Receb-i Şerîf Ayında Oruç

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) üç ayların ilki olan Receb-i Şerîf ayına vâsıl olduğunda şu şekilde duâ etmiş ve ashâbına da tavsiye buyurmuştur:

“اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا فيِ رَجَبَ وَ شَعْبَانَ وَ بَلِّغْنَا رَمَضَانَ”

“Allahım! Receb’i ve Şa‘bân’ı bize mübârek kıl ve bizi Ramazân’a ulaştır.”[1]

Büyük muhakkik İbn Receb el-Hanbelî (Rahimehullâh) bu hadîs-i şerîfi kaydettikten sonra şu îzâh ve hatırlatmalarda bulunmuştur:

“Bu hadîs-i şerîf, sâlih ameller yapabilmek için, fazîletli zamanlara kadar yaşayabilmekle alâkalı olarak duâ yapmanın müstehâb olduğuna delâlet eder. Zira mü’min kulun yaşantısı, onun ancak hayrını artırır. İnsanların en hayırlısı, ömrü uzun, ameli güzel olandır.

Geçmiş büyükler, Ramazân orucu yahut hac dönüşü gibi sâlih bir amelin akabinde ölebilmeyi çok ister ve: ‘Böyle ölenin günahları bağışlanır.’ buyururlardı. Evliyâullahtan ağır hasta bir zât, «Receb ayında Allâh-u Te‘âlâ’nın âzatlıları vardır» hadîs-i şerîfine binaen, vefâtını Receb ayına kadar geciktirmesi için Allâh-u Te‘âlâ’ya duâda bulunmuş ve o mübârek ayda vefat etmiştir.”[2]

Receb-i Şerîf ayı, Kur’ân-ı Kerîm’de hürmetinden haber verilen haram aylardandır. Dolayısıyla bu ay içerisinde ibâdet ve tâati ziyâdeleştirmenin mükâfatı çok büyüktür. Mürşidimiz Mahmud Efendi Hazretleri, haram ayların fazîletinden istifâde konusunda bizleri şöyle tembihlemiştir: “Kıymetli dünya ve kıymetli saatler! Siz ise onları çürütüyorsunuz. İşte bu vakitlerimiz var ya; aynen taze et gibidir, muhafaza etmek lâzımdır. Oruç tutarsanız, namaz kılarsanız, ders okursanız, ders okutursanız, o zaman vakitlerinizi hayırla geçirmiş olursunuz…”[3]

A- Receb-i Şerîf Ayında Oruç

Hadîs-i şerîflerde geçtiğine göre Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Receb-i Şerîf ayında oruç tutulmasını tavsiye buyurmuştur. Receb-i Şerîf ayında oruç tutmanın genel fazîletinin yanı sıra bazı günlerinde oruç tutmanın hususî fazîleti konusunda da bazı rivâyetler vârid olmuştur.

Fazîlet ve bereketleri yüksek olan bu günlerin sözünü ettiğimiz hususiyetini, ümmet-i Muhammed’in fazîletiyle ve ömrünün geçmiş ümmetler kadar uzun olmadığı gerçeğiyle birlikte düşünmek lâzımdır. Bu gibi fazîletli zaman dilimleri vesilesiyle bu ümmetin âbid ve zâhidleri, yüzlerce yıl ömür süren ve ömürlerini ibâdet ve zikre tahsis eden âbid ve zâhid kimselerin derecesine erişmekte hatta onlardan daha büyük derecelere nâil olabilmektedirler.

1- Receb-i Şerîf Ayının Birinci, İkinci ve Üçüncü Günlerini Oruçlu Geçirmek

İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)nın rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Receb’in ilk gününün orucu üç senenin (günahlarının) keffâretidir. İkinci günün orucu iki senenin, üçüncü gününki ise bir senenin keffâretidir. Sonra her gün bir ay(lık bağışlanma)dır.”[4]

Selâme ibni Kays (Radıyallâhu Anh)ın rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte ise şu müjde yer almıştır: “Receb’in ilk günü oruç tutan kimseden, günahları gökle yer arası kadar uzaklaşır.”[5]

Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfin müjdesi ise şöyledir: “Receb’in ilk günü oruç tutandan, Allâh iki senelik günahlarını sildirir.”[6]

2- Receb-i Şerîf Ayının İlk Günü, Ortası ve Son Gününde Oruç Tutmak

Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)dan rivâyete göre, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in, Receb’in tutulmasına dair teşviklerini duyan pîr-i fanî bir zâtın: “Yâ Rasûlellâh! Ben onun tamamını tutmaktan âcizim” şeklindeki beyanına karşılık, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)“Ondan ilk günü, ortasındaki günü ve kendisinden son günü tut ki, o zaman muhakkak sana, tamamını tutanın sevâbı verilecektir. Çünkü gerçekten güzel bir amel, on misliyle mükâfatlandırılacaktır.”[7] buyurmuştur.

Dipnotlar


[1] Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, 1/259.
[2] İbni Receb el-Hanbelî, Letâfiü’l-Me‘ârif, s. 233-247.
[3] Mahmud Efendi Hazretleri, “153. Sohbet”, Sohbetler, Ahıska Yayınevi, İstanbul, 2012, c. 6, s. 43.
[4] es-Süyûtî, el-Câmi‘u’s-Sağîr, No. 5034.
[5] Abdülkadir Geylânî, el-Ğunye, 1/327.
[6] Abdülkadir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/327.
[7] Abdülkadir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/331.